Hakkımızda     
 
Erim HISIM
 
KritİK: İşimiz şansa mı kaldı?

Piyasadaki daralmalar ne yazık ki her yönü ile devam etmektedir. Öncelikle ortaya çıkan sanayi üretim istatistikleri bunun en son canlı delilidir

KritİK: İşimiz şansa mı kaldı?

Öğr. Gör. Erim HISIM

MSGS Üniversitesi

erim@erimhisim.com

  Piyasadaki daralmalar ne yazık ki her yönü ile devam etmektedir. Öncelikle ortaya çıkan sanayi üretim istatistikleri bunun en son canlı delilidir. Bu veriler o kadar ilginç ve çarpıcı bir sonuç doğurmuştur ki kamuoyunu şaşırtmazdan önce bu verileri hesaplamaktan sorumlu TUİK bile şaşırmış ve dünyada fazlaca örneği olmayan bir biçimde birkaç saat ara ile düzeltmeye gitmiştir. Aslında örneği olmayan daha çok düzeltmenin kendisi değil biçimidir. Bu tür verilerin üzerinde dünyadaki örneklerde yer alan düzeltmeler çoğunlukla küsuratlı hesaplamalarda olmakta iken bizim örneğimizde artış istatistiğinin yerini alan yeni veri az artış değil azalış şeklinde olmuştur. Öte yandan son olarak hesaplanan işsizlik istatistikleri ise son dönemde karşımıza çıkan en yüksek orana ulaşmıştır ne yazık ki. Üstelikte henüz hesaba yansıyan veriler krizin daha derinleşmediği dönemi kapsamaktadır. Korkulan odur ki veriler önümüzdeki dönemde daha da karamsar olabilecektir.

  E, bu durumda ne olacak, ne yapacağız, işi gücü bırakıp eve mi takılalım? Elbette bunu seçme şansına sahip değiliz. Bu seçim yok olmayı seçmek olacaktır çünkü. Oysa hatırlamamız gereken şu tümceyi dikkatinize sunmak isterim “Çaresizseniz, çare sizsiniz.”

  Nasıl olacak bizim çare olmamız. Bunu eğer bu gün konuşuyorsak ve düşünüyor isek bilmemiz gereken, geliştirebileceğimiz çarenin ancak yarına ait olabileceğidir. Pekiyi bu gün için ne yapabiliriz. Ne yazık ki bunu dün yapmak zorundaydık ve beklide bunun için çok geç kalmış olabiliriz.

  Bir hikaye vardır bilenler bilir ama biz yine de anlatalım; Adamın karnı açtır ve lokantanın vitrininde bir yazı okur, “siz yiyin torununuz ödesin” hemen içeri girer ve tıka basa yemek yer. Tam çıkıp gidecekken garson hesabı getirir. Kahramanımız itiraz eder ve derki hani biz yiyecektik torunumuz ödeyecekti? Garson bu hesabın kahramanımızın yediği değil dedesinin yediğine ait bir hesap olduğunu söyler…

  Demek oluyor ki işi şansa bırakmak istemiyorsak bu gün için gerekli adımları dün atmış olmamız gerçeğini kabul etmek zorundayız. Ayrıca anlamalıyız ki yarın bir yerde olmak bu gün yaptıklarımız ya da yapmadıklarımızdan şekillenecektir.

  İşi şansa bırakmamak dedik, pekiyi nedir ki şans? Önce bunu anlamakta yarar vardır. Şans kader midir? Kaderse bunun hesabı olmaz. Pekiyi bu hesaplanabilir bir olgumudur? Örneğin bir metal para ile yazı / tura attığımızda, yazı gelmesini ya da tura gelmesini sayısal olarak hesaplayabilir miyiz? Sanıldığı gibi bu hesap basit bir olasılık hesabı mıdır? Yani yazı gelmesinin olasılığı olasılık derslerinde öğretildiği gibi yüzde elli midir? Yoksa bu derslerde bizlere öğretilmeyen başka faktörler mi vardır?

  1700 ler de Fransa’da yaşamış ünlü bilim adamı Laplace der ki; hiçbir şeyin olasılığı % 100 değildir. Ona göre olasılık hesabı olma olasılığı en yüksek olan hesabı anlatmaktadır. Öte yandan basit bir yazı tura olayında bile bazı dış faktörler devreye girecektir ki bunları hesaplamak kolay olmayacaktır. Nelerdir bu dış faktörler? Belki, rüzgar hızı, atış açısı, atış şiddeti,  elin yüksekliği, paranın alaşımı, yerin şekli (eğer para yere düşecekse)…

  Öte yandan Amerikan deniz kuvvetlerinde görevli Murphy 1949 yılında “bir şeyin ters gitmesi olasılığı var ise ters gider” yaklaşımını geliştirmiştir. Bu yaklaşım atalarımızın sakınan göze çöp batar yaklaşımından farklı bir şey değildir. Daha sonra benzeri yaklaşımlar bir araya getirilerek Mutphy yasaları adı altında anılır olmuştur. Bu şehir efsanesi bu gün de güncelliğini korumaktadır.

  Bir eğitimim de konuyu tanımlayabilmek açısından bir Murphy yasasını (ki beklide en sevdiğimi) katılımcılar ile paylaşmıştım; “Üzerine yağ sürülü ekmeğin, yere düştüğünde, yağlı yüzünün halıya gelmesi (ki halıyı lekeleyecektir), halının yeniliği ile doğru orantılıdır”. Katılımcılardan, sonradan mühendis olduğunu öğrendiğim bir bana itiraz etmişti ve demişti ki; “hocam tabi ki yağlı yüzü halıya gelecektir, zira sürülen yağ nedeniyle ekmeğin ağarlık merkezi etkilenmiştir J. İşte bu arkadaş farkında olsun olmasın devrin Laplace’ıdır.

  Evet işimiz şansa kaldı ama bu kötü haber değildir. Çarşı pazardaki daralmanın çözümü şansa bağlıdır. Ama bu şans bize olasılık hesabında öğretilenden daha farklı olan ve diğer etmenleri de içeren bir olgu olduğunu unutmadan yaklaştığımızda yaşayacağımızdır. Eğer alışverişin daralmasını istemiyorsak, bu günden vazgeçelim yarın böyle bir sıkıntı yaşamak istemiyorsak işimizi şansa bırakmalıyız (anlarsınız ya)!

2010 © sgkmevzuati.com